Nasıl İngilizce Konuşurum?

İngilizce anlıyorum ama konuşamıyorum diyenlerden misin? Aslında bu durum yalnızca İngilizceye özgü değildir. Öğrenmek istediğiniz tüm yabancı dillerde aynı sorunla karşılaşılması mümkündür. Anlarsınız, fakat konuşmak ve yazmak sizi zorlar. Bu problemin temelinde pek çok etken yatabilir. Bu yazımızda bunları inceleyeceğiz. 

Herhangi bir yabancı dili öğrenirken, öğrenecek kişi şu dört beceriyi edinmelidir: Okuma, Yazma, Dinleme ve Konuşma. Bunlar dilin mihenk taşları gibidir. Biri olmadığında diğerleri dil becerimizde kaymalar yaratabilir. Örneğin, okur ama yazamayız, anlar ama konuşamayız. Genellikle dil öğrenenler yazma ve konuşma konusunda bu sorunu yaşar; çünkü bu iki becerimiz bizim o dili kullanarak bir şeyler yaratmamız anlamına gelir. Bu yaratıcılığa açık beceriler geliştirilmediğinde, öğrenilen dilde kapsamlı bir iletişim kurmamız bizim için zorlaşır. Çünkü yalnızca pasif becerilerimizi yani okuma ve dinlemeyi kullanarak iletişim kurmak mümkün değildir. Durum bu olduğunda, öğrenen kişi hayal kırıklığına uğrar; ne kadar çaba gösterirse göstersin, bütünsel bir öğrenim sağlayamamıştır. 

Anlarken konuşamıyor ya da okurken yazamıyor olmanızın birden fazla sebebi olabileceğinden bahsettik. Bu sebeplerden bir kaçını birlikte inceleyelim. 

Akıcı şekilde ingilizce konuşmanı sağlayacak ipuçları;
 

Öğrenci konuşmak için yeterli bilgiye sahip olmadığına inanır:

Konuşma becerimizi kullanmaya başlamak için belirli bir seviyede gramer bilgisine sahip olmamız gerektiğine inanırız. Fakat bu bilgileri almak, bizi konuşmaya bilişsel olarak yaklaştırsa da, sosyal iletişimde öğrendiğimizden daha az konuştuğumuzu düşünerek kendimizi kısıtlamamıza sebep olur. Çünkü zamanla gelişen bu inancımız, bize “daha iyi bir konuşmacı olmak için daha çok bilgiye sahip olmamız gerektiğini” söyler. 

Aslında dil organik bir süreçtir. Bilinçsiz bir şekilde, hepimiz, daha bir bebekken anadilimizi gözlem ve tekrar yoluyla öğrenir, geliştiririz. Bilgi al- kullan metodu gelişimimizi sekteye uğratır. Çünkü sosyal bağlamlarda bizi desteklemez. İlk adımımız daha iyi konuşmak için bilgi beklemek değil, bildiğimiz kadarıyla konuşmaya başlamaktır.

Kedimizden iletişim konusunda geldiğimiz seviyenin üstünde bir performans bekleriz:

Öğrenci kullanabildiği kadarını kullanmaya başlamayı reddeder. Çünkü “o kadarcık” bilgiyle yabancı dil konuşulamayacağına inanır. Aslında konuşmaya başlamak, en küçük adımları atmakla mümkündür. Bildiğimiz kadarını kullandıkça, beynimizi daha fazla bilgi almaya açarız ve dilin mekanizmasının doğal bir şekilde çalışmaya başlaması için gelişim alanı oluştururuz. Bunu sağlamak yalnızca kullanmaya ve o dilde yaratımlar yapmaya başlamakla mümkündür.

Çekingenlik, yanlış konuşma korkusu:

Belirttiğimiz gibi, bu işin anahtarı başlamaktır. Yani konuşmanın gramer yapısına uygun olması, doğru kelimelerin kullanılması ikincil önem taşır. İlk etapta mesajın karşı tarafa geçirilmesine odaklanmalıyız. Bunu yapmak ise pek çok insan için zordur, çünkü genellikle hatalı konuşmalar yapmayı kişi kabullenemez. Çekinir ve hatalı konuşmaktansa hiç konuşmamayı tercih eder. Böylelikle konuşma becerisini tümden köreltir.

Eksik veya yanlış eğitim metotları:

Her öğrenci ders almaya başlarken hedefine uygun bir eğitim almayı hak eder. Eğitmen öğrencisine bu süreçte destek olur, gerekli metotların analizini yapar ve süreci öğrencisi için nasıl kolay ve verimli bir hale getireceğini öncelik olarak benimser. Fayda odaklı bir eğitim alındığında öğrencinin çalışması meyvelerini vermeye başlar. Öğrencinin gerginliği azalır ve gelişime daha açık bir hale gelir. 

Peki, hal böyle olduğunda öğrenci ne yapmalıdır? Bu sorunu aşmanın yolu nereden geçer? İngilizce öğrenmede uzman bir desteğe ihtiyacın varsa İngilizce özel ders sayfamızdan öğretmen araştırması yapabilirsin.

Ön yargıları kırmak:

Yaşınız veya hedefiniz ne olursa olsun, sizin için dil öğrenmek mümkündür. Bu durum herkes için genel gerçektir. Dil edinimi doğal bir süreçtir. Belirli bir yaştan sonra, yurt dışına çıkmadan, gramer bilgisine ağırlık vermeden de dil öğrenmek mümkündür. 

Olduğunuz noktayı kabullenmek:

Daha önce çalışmaya başlamamışsak yahut bilgimiz yetersizse, bir hafta sonraki İngilizce mülakat için şok bir sistemle hazırlanmak ya da bir ay sonra yurtdışında çalışmaya gideceğiniz için dil öğrenmeye başlamak gerçekçi hedefler değildir. Fakat olduğunuz noktayı kabullenip, buna uygun bir çalışma sistemi ve özel ders öğretmeni ile çalıştığınızda başarı elde edersiniz. Öğrenmek istediğiniz dilde ulaştığınız seviye bugün hangi noktada? Peki, gelmeniz gereken nokta nedir ve bu noktaya gelmek için ne kadar zamana ihtiyacınız var? Buna ne kadar zaman ayırabilirsiniz? 

Bunlar yabancı dil eğitimi başlamadan önce öğrenciye sorulması gereken sorulardır ve hedeflerle uyumlu bir program hazırlanması için gereklidir. Yapıcı bir yaklaşım izleyen bir eğitmen, öğrencisini bu konuda bilinçlendirir ve onu sürece hazırlar. Gerekli bilgilendirmeyi sağlayarak, körü körüne, gerçekçi olmayan hedeflere ulaşmaya çalışmak yerine, öğrenim için gerekli yaklaşımlarda bulunur. 

Gelişime açılmak:

Olduğunuz noktayı tespit ettikten sonra, yeterli donanıma sahip bir eğitmenden destek alarak yabancı dil yolculuğunuza başlarsınız. Hedefinizi siz belirlersiniz, eğitmeniniz ise özel dersler boyunca gerekli takviyelerle, blog yazımızın başında belirttiğimiz dört beceriyi (okuma, yazma dinleme ve konuşma) geliştirmek için gerekli donanımı size yükler. Böylece öğrencinin aktif bir iletişimci olması sağlanır. Bu süreçte iletişim ve öğrenci-öğretmen dinamiği oldukça önemli bir rol oynar. İzmir özel ders sayfamızdan en iyi öğretmen araştırması yapabilirsiniz. 

Doğru eğitmen ve eğitim biçimi: 

Yabancı dil kalabalık gruplarla öğrenildiğinde başarılı sonuçlar veremeyebilir. Eğitmen öğrencilerin bireysel olarak dil konusunda yaşadıkları problemleri saptamakta zorluk yaşar. Özel ders eşliğinde yabancı dil eğitimi öğrencilerin gelişimi açısından her zaman daha faydalıdır. Dil eğitiminin hızlanmasına ve öğrencinin konuşma utangaçlığını aşmasına fayda sağlar. Öğrenci, eğitmenini bir danışman gibi görür. Donanımlı bir eğitmen öğrencinin konuşma utangaçlığını kırmasını sağlarken, öğrenciyi bölmeden yapıcı yorumlarla destekler. Gelişimi için doğru materyal ve yöntemlerle fayda odaklı çalışır.

Yukarıda bahsettiğimiz noktalar her ne kadar bizim gelişimimizi destekleyecek olsa da, gelişim inanmakla başlar. Sürece inanarak, gelişim yolunda olduğumuzu bilerek çalışmak, bizi hedefe götürür. İngilizce özel ders yalnızca gramer çalışmalarından ibaret değildir. İngilizce konuşma, dinleme, okuma ve yazma aynı anda geliştirildiğinde, öğrenci ömrü boyunca hiçbir sınava çalışmaya gerek duymadan her türlü yabancı dil yeterlilik sınavına hazır bir yaşam sürer. Seçimlerinizi kendiniz için doğru olandan yana yaptığınızda gelişim kaçınılmazdır.